Geride bıraktığımız hafta ülke ve millet olarak büyük acı yaşadık.

Azerbaycan’nın Gence Havalimanı’ndan havalanan C-130 askeri kargo uçağımız Azerbaycan-Gürcistan sınırında düştü. Uçakta bulunan 20 askerimiz şehit oldu. Ülke ve milletçe bizi yasa boğan bu kazada uçak havada seyir halindeyken üç parçaya bölünerek parçalandı. Uçağın düşüşü, sınıra yakın bölgedeki bazı Gürcistan vatandaşları tarafından görüntülendi.

Kazayla ilgili bir hafta boyunca sayısız varsayımlar yazıldı, çizildi, söylendi. Uçağın yaşlı olmasından, gövdesinde korozyon olasılığına, bir dış müdahale ile vurulmuş olabileceğinden, taşıdığı kargonun yüklenmesinde hata yapılmış olma ihtimaline, motorlarının birinin pervanesinin kopup kuyruğunu biçmiş olabileceğinden, bakımının yetersiz yapılma ihtimaline kadar akla gelebilecek her türlü senaryo yazıldı.

CEVAP KARA KUTULARDA VE KAZA-KIRIM HEYETİNİN YAZACAĞI RAPORDA

Havalimanı ve havacılık gazetecisi olarak 30 yıllık meslek hayatımda her uçak ve helikopter kazasından sonra hemen hemen aynı soruların gündeme geldiğinin şahidiyim. Yüzlerce senaryo yazılır; pilotlar suçlanır, hava araçlarının bakımları sorgulanır, pistlere kusur bulunur, ancak çoğu zaman sonuç bambaşka çıkar.

2009 yılında THY’nin Amsterdam kazasından sonra vorteks’ten tutun da, Hollandalı hava trafik kontrolörünün suçlu ilan edilmesine, uçağa sabotaj ihtimaline kadar yine çeşitli senaryolar üretildi. Hatta TALPA gibi saygın bir derneğin o dönemki bazı yöneticilerinin gazıyla neredeyse Hollanda’ya ‘savaş’ ilan edecek noktaya gelmişti Türk Medyası.

Oysa ki Hollanda yetkili makamları nasıl davrandı? Duygusallığa kapılmadan, uçağın kara kutularının deşifre edilmesini bekledi. Kamuoyunun karşısına çıkarak sonuçları, kaza-kırım heyetinin kaza mahallinde ve uçağın enkazında yaptığı incelemeler neticesinde oluşturduğu raporla birlikte bütün verileri şeffaf bir şekilde açıkladı. Ortaya çıktı ki, uçağın yerden yüksekliğini gösteren altimetre cihazı meğerse arızalıymış! Arızalı altimetre ve uçak imalatçısı firmanın yazılımsal bazı eksiklikleri nedeniyle pilotlar durumu fark edememiş ve uçak piste sadece birkaç kilometre kala stall’a girerek tarlaya düşmüştü.

Bizi derin bir üzüntüye boğan, 20 kahraman askerimizi kaybettiğimiz bu uçak kazasının sebebini araştırırken de duygusallıkla değil, soğukkanlılıkla hareket etmemiz gerekir. Kara kutu olarak tabir edilen FDR (FLIGHT DATA RECORDER) ve CVDR (COCKPIT VOICE DATA RECORDER) cihazlarının deşifresini ve kaza-kırım heyetinin nihai raporunu beklememiz en doğru hareket olacaktır. Çünkü öyle tüyler ürpertici senaryolar yazıldı ki, bu kırılgan jeopolitik konjoktürde inanın ortalığın yangın yerine dönmesi bir kıvılcıma bakar.

Başta 20 askerimizin aileleri olmak üzere, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve milletimize baş sağılığı, şehadete eren kahraman askerlerimize Allah’tan rahmet dilerim. Mekanları cennet olsun…